24 Mayıs 2013 Cuma

Aç Kalan Hayvanlar

             Soğuk bir kış gecesiydi. Sokakta kedilerin miyavlamaları geliyordu. Eminim açlıktan bağırıyorlardı. Pencereden baktığımda gerçekten iki kedinin sağı solu eşelediğini ve yiyecek bir şeyler aradıklarını gördüm. Eskiden olsa sokakta çöpler olacak, kedilerde bu çöpleri eşeleyerek dişe dokunur bir şeyler bulacaklardı. Ama şimdi maalesef çöp yoktu ve sokakta yaşayan bu hayvanlar soğuk kış gecesinde açlığa mahkûm olmuşlardı. O akşam yemekten artan kemikleri çöpe atmayarak bir poşete koyup kedilere verdim. Böylece bir nebze de olsa onlara yardım etmiş oldum.

            Belediye’nin geceleri çöpleri toplaması güzel bir şey. Hatta, çöplerin kapı önüne konulmasının belli bir saatinin olması daha da güzel. Böylece sokakta çirkin görüntüler ve pis kokular yayılmamış olacaktı. Ama öte yandan bu çöpler sayesinde karınlarını doyuran sokak hayvanların aç kalmış olması veya aç bırakılmış olması doğru muydu? Biz, kışın ormanda yaşayan hayvanların aç kalmaması için vakıf kurmuş bir ulusun torunu olarak yaşadığımız mahallelerdeki hayvanların açlık çığlıklarına daha ne kadar kulaklarımızı tıkayacağız.

            Belediyelerimizden sosyal duyarlık olarak bu tür hayvanları da düşünmelerini ve onlar için belli yerlere yiyecek bırakmalarını istiyoruz.

            Sokak hayvanları, sokaklarımızın bir anlamda süsü. Belediyelerin bu hayvanları öldürmek yerine ilgilenmeleri gerekmiyor mu? Bezen görüyorum sokak köpeklerin, başı boş köpeklerin zabıtalar tarafından öldürüldüklerini. Belediyeler hangi yetki ile bunları öldürüyorlar. (Yanlış anlamayın. Yasal anlamdaki yetkiden bahsetmiyorum. Yasalar bu yetkiyi veriyor çünkü) Onların yaratıcıları kendileri mi ki yok edicileri de kendileri oluyor. Onlarla mücadele etmenin farklı bir yolunu bulamazlar mı? Daha medeni bir yol. Örneğin öncelikle bu sokak hayvanlarının (özellikle kedi ve köpek) kısırlaştırılmaları ve barınaklara yerleştirilmeleri gibi…

            Yok etmek en kolay yol. Ama onları yok ettiği için doğabilecek manevi vebal, öldürenden belediye başkanına kadar çıkmaz mı? Hani nerede “Fıratın kıyısında bir kuzu kurt kaparsa ruzi mahşerde Ömer’den hesabını sorar” diyen geleneğimiz… Belediye başkanlığı sadece mahallemizdeki insanlarla ilgilenmek değil, mahallemizde yaşayan diğer canlılarla da ilgilenmektir. Tabiatı ve içindekileri korumaktır. Çevre bilincini geliştirmektir. Cübbesinin üzerinde yatan kediyi uyandırmamak için o kısmı makasla kesen bir peygamberin ümmeti olarak sokak hayvanlarını öldürme ve açlığa mahküm etmek bize yaraşıyor mu?

Belediye Başkanlarımızdan ve tüm yerel yöneticilerimizden bu konuda daha duyarlı olmalarını istiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder