24 Mayıs 2013 Cuma

PERFORMANS ÖDEVLERİ

            Veli toplantısında öğretmen kızmaktadır veliye. “Çocuğunuzla hiç ilgilenmiyorsunuz. Dersleri düşük. Hala okuma öğrenmedi” Veli mahcubiyet içinde ezilmektedir. Eveleyip gevelemektedir. Yukarıdaki diyalog, bir çok okulda yaşanmaktadır. Çocukları ilköğretime giden veliler bunu iyi bilmektedirler. Özellikle ilköğretim okulu öğretmenleri de artık işin kolayını bulmuş, yoğun ödevler vererek kendi öğretmelere gereken konuları velilere vermektedirler. Ama gözden kaçan bir nokta vardır. Öğretme işi öğretmenindir. Bu soruları öğretmen değil, velinin sorması gerekmektedir.

İlköğretim öğrencilerine okulların verdiği ödevler artık işin tadını kaçırmakta, ödev olmaktan çıkıp işkenceye dönüşmektedir. Özellikle performans ödevleri velilerin kabusu olma özelliğini sürdürmektedir. Performans ödevlerinde verilen notların karneyi de etkiliyor olması velilerin çocuklarıyla birlikte bu ödevi yapmasına neden olmaktadır. Hatta birçok aileler performans ödevlerini bizzat kendileri yapmakta veya çeşitli etüt merkezlerinden, öğretmenlerden profesyonel destek almak zorunda kalmaktadırlar. Çünkü verilen ödevler çocukların kapasitelerinin üzerinde olduğu gibi, çoğu ödevi yapmak için internetten destek almak gerekmektedir. Öğretmenler, kendi çabası ile ödev yapmış olan öğrencileri takdir etmek yerine aileleri tarafından yapılan ve güzel olmuş ödevleri takdir etmekte, bu şekilde ödevini yapmamış öğrenciyi sınıfta küçük düşürmekte ve düşük not vermektedirler. Bu durum evde aile ile öğrencileri karşı karşıya getirmektedir. Okulların verdiği bu performans ödevleri, öğrenciye bir ödev olmaktan çıkmış, velilere verilme niteliğine ulaşmıştır. Artık aileler, alınan düşük notları kendi zekalarına hakaret olarak algılamaktadırlar. Çünkü verilen not, bir anlamda ailenin çabasına verilmiş sayılmaktadır.

Performans ödevleri ile ne verilmeye çalışılmaktadır. Sistem artık amacından sapmıştır. Öğretmenlerin öğrencilere ve velilere karşı geliştirdikleri bir baskıya dönüşmüştür. Velilerde çocuklarına yardımcı olamamanın ezikliğini yaşamaktadırlar. İlkokula çocuğu giden birçok evde, çocuklara ödev yapmaları konusunda ailelerden yoğun baskı görülmektedir.

            Performans ödevlerinin yaşattığı bir diğer sorunda ödevlerin hep kes-yapıştır özelliğe sahip olmasıdır. Çünkü hazırlanan ödevler, kartonlara yazılıyor. Resimlerle süsleniyor. Artık veliler kartonlarla, uhularla, makaslarla boğuşmakta, ödevler için resim bulmaya çalışmakta bulmazlarla internet kafelere uğrayıp renkli çıktı almak zorunda kalmaktadırlar. Evler, kartonlar ve materyallerle taşmaktadır. Bu durum hem zaman kaybı ve hem de yoğun bir para kaybına yol açmaktadır.

            İlköğretim çocuklarının tek sıkıntısı sadece performans ödevleri değildir. Diğer sıkıntı da verilen yoğun ödevlerdir. Çocuklar okuldan geldikten sonra yoğun bir şekilde ödev yapmakta ve buna rağmen verilen ödevleri bitirememektedirler. Hele hafta sonralarında çocukların tüm hafta sonları zehir edilmektedir. Aileler ile çocukları arasındaki en önemli diyalog “evladım ödevini yaptın mı? Ödevini yap” şeklinde olmaktadır. Birçok aile, ödevler konusunda ciddi yardımda bulunmamaktadırlar. Özellikle yoğun iş temposundan sonra ödevlerle boğuşmak tüm ailenin sağlığını bozmaktadır. Hele verilen ödevler, bilmedikleri konularda ise sıkıntı daha da artmaktadır. Ödevlerin internette araştırma gerekiyor olması, bir çok aileyi internet almaya itmiştir. İnsan sormadan edemiyor. İnternet firmaların Milli Eğitim bakanlığı ile gizli bir pazarlığı mı var? Ayrıca, öğrenciler internetten indirdikleri ödevleri okumadan öğretmene teslim ediyorlar. Ödevlerin hepsi birbirinin kopyası niteliğini taşımaktadır.

Milli Eğitim Bakanlığımızdan bu yanlışı bir an önce durdurması talebinde bulunuyoruz. Artık insanların böyle çile çekmesini engellesinler. Öğretmenler çocukları eğitsinler. Öğretmenler, yapacakları işleri velilere yüklenmesinler artık. Çocuklar, eve geldiklerinde tüm sosyal hayatlarını bitirip sadece ödevlere yoğunlaşmasınlar. Çocuklar, öğrenme ve ödevlerini okulda yapsınlar. Hatta ödev verilecekse her gün bir ders saati ödev saati olsun. Öğrenciler, ödevlerini öğretmenlerin kontrolünde sınıfta yapsınlar.

Çocuklarımıza ödev endeksli bir hayat sunmayalım. Onlar, yaşlarının gereği işlere de zaman ayırabilsinler. Oyun oynayabilsinler.

 

İbrahim Halil er
milat gazetesi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder