İlköğretim
öğrencilerine okulların verdiği ödevler artık işin tadını kaçırmakta, ödev
olmaktan çıkıp işkenceye dönüşmektedir. Özellikle performans ödevleri velilerin
kabusu olma özelliğini sürdürmektedir. Performans ödevlerinde verilen notların
karneyi de etkiliyor olması velilerin çocuklarıyla birlikte bu ödevi yapmasına
neden olmaktadır. Hatta birçok aileler performans ödevlerini bizzat kendileri
yapmakta veya çeşitli etüt merkezlerinden, öğretmenlerden profesyonel destek
almak zorunda kalmaktadırlar. Çünkü verilen ödevler çocukların kapasitelerinin
üzerinde olduğu gibi, çoğu ödevi yapmak için internetten destek almak
gerekmektedir. Öğretmenler, kendi çabası ile ödev yapmış olan öğrencileri
takdir etmek yerine aileleri tarafından yapılan ve güzel olmuş ödevleri takdir
etmekte, bu şekilde ödevini yapmamış öğrenciyi sınıfta küçük düşürmekte ve düşük
not vermektedirler. Bu durum evde aile ile öğrencileri karşı karşıya
getirmektedir. Okulların verdiği bu performans ödevleri, öğrenciye bir ödev olmaktan
çıkmış, velilere verilme niteliğine ulaşmıştır. Artık aileler, alınan düşük
notları kendi zekalarına hakaret olarak algılamaktadırlar. Çünkü verilen not,
bir anlamda ailenin çabasına verilmiş sayılmaktadır.
Performans
ödevleri ile ne verilmeye çalışılmaktadır. Sistem artık amacından sapmıştır.
Öğretmenlerin öğrencilere ve velilere karşı geliştirdikleri bir baskıya
dönüşmüştür. Velilerde çocuklarına yardımcı olamamanın ezikliğini yaşamaktadırlar.
İlkokula çocuğu giden birçok evde, çocuklara ödev yapmaları konusunda
ailelerden yoğun baskı görülmektedir.
Performans
ödevlerinin yaşattığı bir diğer sorunda ödevlerin hep kes-yapıştır özelliğe
sahip olmasıdır. Çünkü hazırlanan ödevler, kartonlara yazılıyor. Resimlerle
süsleniyor. Artık veliler kartonlarla, uhularla, makaslarla boğuşmakta, ödevler
için resim bulmaya çalışmakta bulmazlarla internet kafelere uğrayıp renkli
çıktı almak zorunda kalmaktadırlar. Evler, kartonlar ve materyallerle
taşmaktadır. Bu durum hem zaman kaybı ve hem de yoğun bir para kaybına yol
açmaktadır.
İlköğretim
çocuklarının tek sıkıntısı sadece performans ödevleri değildir. Diğer sıkıntı
da verilen yoğun ödevlerdir. Çocuklar okuldan geldikten sonra yoğun bir şekilde
ödev yapmakta ve buna rağmen verilen ödevleri bitirememektedirler. Hele hafta
sonralarında çocukların tüm hafta sonları zehir edilmektedir. Aileler ile
çocukları arasındaki en önemli diyalog “evladım ödevini yaptın mı? Ödevini yap”
şeklinde olmaktadır. Birçok aile, ödevler konusunda ciddi yardımda
bulunmamaktadırlar. Özellikle yoğun iş temposundan sonra ödevlerle boğuşmak tüm
ailenin sağlığını bozmaktadır. Hele verilen ödevler, bilmedikleri konularda ise
sıkıntı daha da artmaktadır. Ödevlerin internette araştırma gerekiyor olması,
bir çok aileyi internet almaya itmiştir. İnsan sormadan edemiyor. İnternet
firmaların Milli Eğitim bakanlığı ile gizli bir pazarlığı mı var? Ayrıca,
öğrenciler internetten indirdikleri ödevleri okumadan öğretmene teslim
ediyorlar. Ödevlerin hepsi birbirinin kopyası niteliğini taşımaktadır.
Milli Eğitim
Bakanlığımızdan bu yanlışı bir an önce durdurması talebinde bulunuyoruz. Artık
insanların böyle çile çekmesini engellesinler. Öğretmenler çocukları eğitsinler.
Öğretmenler, yapacakları işleri velilere yüklenmesinler artık. Çocuklar, eve
geldiklerinde tüm sosyal hayatlarını bitirip sadece ödevlere yoğunlaşmasınlar.
Çocuklar, öğrenme ve ödevlerini okulda yapsınlar. Hatta ödev verilecekse her gün
bir ders saati ödev saati olsun. Öğrenciler, ödevlerini öğretmenlerin
kontrolünde sınıfta yapsınlar.
Çocuklarımıza
ödev endeksli bir hayat sunmayalım. Onlar, yaşlarının gereği işlere de zaman
ayırabilsinler. Oyun oynayabilsinler.
İbrahim Halil
er
milat gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder