Bazen
diyorum acaba bizdeki amaç öğretmek değil de öğretmemek üzerine mi kurulu.
Acaba, öğretiyormuşuz gibi mi yapıyoruz. Nerede yanlış yapıyoruz? Neden
bakanlık bu konu üzerinde eğilmiyor. Ülkemizde yüzlerce matematik öğretim
görevlisi var. Yüzlerce üniversitenin eğitim ve pedagoji uzmanları var. Neden
bu konuda bir araştırma yapılmıyor. İnsanlarımızın matematik öğrenme
güçlülüğünün kaynaklarının ne olduğu neden araştırılmıyor?
Belki
de verilen eğitim Türk insanına göre değil. Belki de metot yanlış. Belki de çok
basit düzenlemelerle sorun çözülebilinir. Bizim insanımız, nasıl daha iyi
anlıyor ve algılıyor. Çarpanları, rasyonel sayıları nasıl anlatsak daha iyi
anlayabilir? Bunu araştırıp bir model geliştirsek hem verilen emekler boşa
gitmemiş ve hem de insanlarımız daha kolay öğrenmiş olamazlar mı?
Matematikle
ilgili dolaşan bir şehir efsanesi de bulunmaktadır. O da, bizim gibi az
gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerdeki eğitim müfredatının sömürge eğitim
müfredatı olduğu, batılılar tarafından özellikle ihtiyaç olmayan veya
mühendislik alanlarında kullanılabilecek olan bilgilerin ilköğretim ve lise
gibi erken çağda kasıtlı olarak verdiğidir. Bu gün lise ve ilköğretimde verilen
matematik konularının çoğunun (özellikle trigonometri, logaritma vb konular)
aslında üniversitelerin mühendislik bölümlerinde verildiği, lise gibi bir çağda
verilmediğidir. Eğer, durum böyleyse gerçekten vahim. Lise öğrencilerinin
gereksiz bilgi yığınlarıyla kasıtlı olarak doldurulduğu sonucuna ulaşırız.
Aslında
olaylara baktığımızda bu bilginin doğru olduğunu görmekteyiz. Bir çok lise
öğrencisinin hiç kullanmayacağı ve çoğunlukla da unutacağı bir bilgiyi öğrenmek
için yıllarını verdikleri ve devletin de böyle kullanılmayacak bir bilgiyi
öğretmek için masraflar ettiğidir.
Bu
durum matematikle ilgili gerçeklerin bir yönü. Matematik öğrenememenin bir
diğer yönü de, matematik de kullanılan dilden kaynaklanmaktadır. Matematik dili
insanlarımıza ve gençlerimize bir şey ifade etmiyor. Bu dil, öncelikle tercüme
bir dil. Yani matematik bilgileri özümsenmeden çeviriden oluşmuş durumda. Bu
durum, Osmanlıdan bize intikal eden dilin yeni Türkçeye çevirisinden başlar,
başka dillerden yapılan çeviriye kadar ulaşır. Çeviri dili, oturmamış ve
karışık bir dil. Problemlerde kullanılan dil ise dolambaçlı ve anlaşılmaz
kavramlarla dolu. Aynı soru, daha yalın ve anlaşılır bir Türkçeye
çevirdiğimizde öğrencilerin hemen anladığını ama matematikçilerin kullandığı
dil ile ifade ettiğimizde sanki başka bir dille yazılmış gibi anlaşılmadığını,
çeviriye ihtiyaç hissettiğini görmekteyiz.
Bence,
matematikle ilgili yapılacak en önemli çalışmalardan birisi de dili anlaşılır
kılmak, gençlerin anlayacağı dile dökmektir. Bir diğer çalışma da,
kitaplarımızı ihtiyaç duyulmayan matematik konularından arındırmak, daha sade
ve yalın bir matematik kitabı hazırlamaktır.
Bugün
Türkiye’de matematiksiz hiçbir sınav kazanılmadığı gibi neredeyse devlet memuru
da olunamamaktadır. O zaman bu ders sadeleştirilmeli, pratik ihtiyaçlara göre
düzenlenmelidir. İnsanlar, okulların anlattığı matematikten bir şey anlamadıkları
için bugün dershanelere veya özel öğretmenlere rağbet etmektedirler. Bu durum
karşısında devletin dershanelerin deneyimlerinden de yararlanmasının yararlı
olacağını göstermektedir. Piyasada başarılı olmuş matematik yardımcı
kaynakların olayı en yalın ve anlaşılır bir biçimde anlatan eserler olmuştur.
Devletin bu kitaplardan yararlanması gerektiği gibi, matematik kitabı yazımında
görevi salt matematikçilere vermemeli, eğitim bilimcilere, dil uzmanlarına da
vermelidir. Kitaplar en anlaşılır şekilde yazılmalıdır.
Matematik
eğitimindeki başarsızlığın bir diğer nedeni de bu dersi veren öğretmenlerden
kaynaklanmaktadır. Öğretmenlerin iyi bir pedagojik eğitimden geçmeleri
gerekmektedir. Klasik matematik öğretmenleri en sıkıntılı öğretmenlerdir.
Agresif ve otoriterdir. Öğretmenlerin bu dersi en iyi nasıl verebilecekleri ile
ilgili olarak bakanlığın çalışma yapması ve bilgiyi öğretmenlerine seminerler
şeklinde vermesi gerekmektedir. Ayrıca, şikayet alan öğretmenler kurslara
alınıp eğitilmelidir. Yıllardır bu derse girip donup kalmış ve kendini
geliştirmemiş olan öğretmenler elden geçirilmeli, yeniden formatlandırılmalı ve
sıkı denetimden geçirilmelidir.
Matematik
madem ki ülkemizde en önemli ders haline getiriliyorsa, bu dersin iyi
öğretilmesi ve yanlışlarının düzeltilmesi yoluna da gidilmelidir. Matematik dersi matematik
öğretmenlerine bırakılamayacak kadar önemlidir.
İbrahim Halil
ER
Milat Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder