Sisteme
öğretmenler karşı olsalar da, sistem Türk eğitimi açısından büyük yararlar
sağlamaktadır. Devlet elindeki öğretmenden maksimum ölçüde yararlanmış olacak
ayrıca, okullarda öğretmen açığı sorunu da ortadan kalkacaktır. Öğretmenler,
sürekli okulda bulunacaklardan öğrencilerle daha yakından ilgilenecekler,
sorusu olan öğrencilerin sorusunu çözebilecektir.
Günümüzde
Milli Eğitim’de çalışan öğretmenlerin çoğunun kendilerini yetiştirmedikleri
gözlenmektedir. Hatta bir çok öğretmenler, dersten çıkar çıkmaz öğretmen
evlerine koşmakta, burada okey (benzeri kahve oyunları) oynamakta, zamanlarını
boş geçirmektedirler. Bu durum, ülkemiz için kaynak israfından başka bir şey
değildir. Ama öğretmenler, tam gün çalıştıklarında hem bu tür alışkanlıklara
ayıracak vakit bulamayacak ve hem de öğrencilerine daha fazla zaman ayırabileceklerdir.
Öğretmenlerimiz,
sırtlarını devlete yaslamanın dayanılmaz hafifliğini yaşamaktadırlar. Halbuki
özel sektörde çalışan meslektaşları tam gün çalıştığı gibi, hafta sonları da ek
dersler yapmakta, sektörde ayakta kalabilmek için çok çaba sarf etmektedir.
Özel sektörde bir öğretmen ortalama 40 saat derse girerken devlet okullarında (sınıf
öğretmenleri) hariç ortalama 18-20 saat derse girmekte, farzla giren öğretmen
de ek ders ücreti almaktadır. Bu nedenle devlet öğretmenlerinin yeni
uygulamadan şikayetçi olmaması gerekmektedir. Çünkü serbest piyasada zaten bu
uygulamanın daha fazlası yıllardır sürdürülmektedir. Üstelik, piyasaya ayak
uyduramayan öğretmenin gözünün yaşına bakılmamaktadır.
Bakanlığın
bu yeni uygulaması, eğitimdeki kaliteyi artıracağı gibi, öğretmenlerimizin de
çocuklara daha fazla zaman ayırmasına yol açacaktır. Ama sistemin eksik yönleri
de bulunmaktadır. Bu eksik yönünün başında, tam gün okulda kalan öğretmenin ne
yapacağıdır. Dersini sabahtan bitirmiş olan bir öğretmen akşama kadar okulda
aylak aylak mı dolaşacaktır. Onlardan daha verimli yararlanmak için neler
yapılmıştır. Şu anda gözlemlediğimiz kadarıyla herhangi bir çalışma
yapılmadığıdır. Ben, bu öğretmenler için şu önerilerde bulunuyorum:
- Öğretmenlerin alan ve pedagojik bilgilerinin
geliştirilmesi için eğitime tabi tutulmaları: Özellikle öğretmenlerimiz
kitap okumuyorlar. Onlara kitap okuma zorunluluğu getirildiği, alanları
ile ilgili bilgilerde yetiştirilmeleri ve alan bilgisinin geliştirilmesi
sağlanabilir. Ayrıca yeni pedagojik yaklaşımlar ve kuramlar öğretilebilir.
- Öğrenicilerle etüt dersleri ve ek dersler
ayarlanabilinir. Öğretmenler, normal dersin dışında ek dersler ve etüt
dersler verebilecekleri gibi, birebir ders sistemi ile de özellikle rehber
öğretmenin yönlendirilmesiyle başarsız öğrenciyle ekstra ilgilenebilirler.
- Okullar da tam gün eğitime geçebilir, ders
saatlerini artırabilirler.
- Ödev çözme saatleri konulabilinir. Bu saatlerde
öğretmenlerinin başkanlığında o günkü ödevler yapılabilinir. Böylece ders,
okulda öğrenmiş olunur.
- Test çözme ve sınavlara hazırlık eğitimi
verilebilinir.
Tam gün
eğitim, eğitim hayatımızda önemli bir çığır açabilir. Ama bunun içi
doldurulmalı, öğretmenlerin okulda kalışları bir işkenceye ve kendi aralarında
kavgaya dönüşmemelidir. Tam gün eğitim, sadece branş öğretmenleri için değil,
sınıf öğretmenleri için de geçerli olmalıdır. Sınıf öğretmenleri, kendi
sınıfının öğrencileriyle daha çok ilgilenebilmeli, eve ödev verme yerine ödev
çözme seansları ve dersleri ile ödevleri
okulda çözmelidir.
Ülkemizin
eğitim sorunları çok. Ama aslında bu sorunlar yakından incelendiğinde büyük
sorunlar olmadığı, sadece eğitim sektörünün ilgisizlikten ve başıboş
bırakılmışlığından kaynaklandığını görmekteyiz. Eğitimi hayatımızın temeline
alıp, sorunları tek tek tespit edip çözebiliriz.
İbrahim Halil
ER
milat gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder