Yeni bir bilim dalı olmaya adaydır Oksidantalizm. Peki
oksidantalizm nedir. Oksidantalizm latince batıcılık anlamına gelmektedir. Bir
grup araştırmacı arkadaşlarla batının islam dünyasını sömürmek ve onları
anlamak amacıyla geliştirdiği bir disiplin olan Oryantalizm’in karşısında nasıl
bir tavır almamız gerektiğini tartışırken, oryantalizme karşı yine onların
metotlarıyla mücadele edebileceğimiz fikrine kapıldık. Bunu da latince
batıcılık anlamına gelen Oksidantalizm kavramıyla çözeceğiz fikrine kapıldık.
Oksidantalizm; batı tarihini,
kültürünü ve yaşamını araştıran yeni bir bilimsel disiplin olarak
geliştirilmeye ve üzerinde tartışılması gereken bir kavramdır.
Herşeyden önce müslümanların
artık batıyı ve batılıları tanımalarına ihtiyaç vardır. Çünkü batıyı tanımadan
onunla mücadele edilemediği gibi, onun uygarlığın arkasındaki temel mantık ve
felsefede anlaşılmaz. Batı uygarlığının arkasındaki temel felsefenin
anlaşılması üzerine ancak müslümanlar uygarlık alanında başarılı olabilir ve
batının bir taklitçisi değil de özgün bir bakış ortaya koyabilirler.
Emevi ve özellikle Abbasiler,
Helen ve Bizans uygarlığı karşısında ilk yaptıkları tepki onları tanımak
olmuştur. Bu amaçla Abbasi Halifesi Me’mun Bağdat’da Beytul Hikme adlı bir
tercüme ve kütüphane bürosu oluşturmuştur. Buranın görevi, diğer büyük ve
gelişmiş uygarlıkları inceleme, eserlerini çevirme ve onlardan esinlenerek daha
köklü çalışmalar yapmaktır. İşte günümüz islam dünyasında eksik olan budur. Biz
sadece batıdaki kurum ve bilgileri alıyor, onun taklit ediyoruz. Onu kendi
kültürümüzde yoğurup yeni bir sentezle ortaya çıkmıyoruz.
Batı uygarlığı, müslüman
uygarlığı karşısında önce oryantalistler tarafından tanımaya çalıştı.
Müslümanların arkasındaki günücün kaynağını, zaaflarını öğrendi ve sonra
bunlardan kendisine bazı dersler çıkardı. İşte bize ve günümüz aydınlara düşen
görev batı uygarlığının kuru bir taklidi değil onu öğrenip eleştirel bir gözle
yorumlanmasıdır. Bunu yapacak tek kurum da Oksidantalizm’dir. Bunun için
devletlerin böyle kurumlara destek vermesi gerekmektedir. Nasıl ki batıda
Oryantalistlere devlet destek verdiyse islam dünyasında da Oksidantalizm’e
destek vermeleri gerekmektedir.
Oksidantalizmi bekleyen görevler
1-
Batıyı tanıma: Maalesef biz batıyı
tanımıyoruz. Filimler de ve romanlarla tanıdığımız batı sadece batının görünen
yüzü ve tanımamızı istedikleri boyuttur. Bundan dolayı önce batıyı tanımalıyız.
Atilla İlhan’ın söylediği gibi “Hangi Batı”. Yani herkesin kendi batısı farklı
olmaktadır. Önce ön yargılardan arındırılmış, tamamen bilimsel bir batı tanımı
ve tasviri yapılmalıdır. Bunun ilk yoluda aslında batıda uzun süre kalmış olan
insanların izlenimlerini ve seyahatnamelerini yazmalarıyla sağlanabilir. Çünkü
batı da islam dünyasını önce gezerek, gözlemleyerek dışardan bir bakış ve
tasvirle tanımaya çalıştı.
2-
Batı Tarihinin Araştırılması ve
Bilinmesi: Batıda kendi tarihlerini çok ciddi biçimde araştıran tarih
çalışmaları yapılmaktadır. Fakat islam dünyasında batı tarihi ile ilgili pek
ciddi bir eser çalışması yapılmamaktadır. Önce batının tarihi araştırılmalı bu
konuda batıda yazılmış olan eserler Türkçe’ye kazandırılmalıdır. Sonra da bu
tarihi eleştirel bir bakıştan geçirmeliyiz. Yani dışardan birileri olarak olaya
bakmalıyız. Batılılar, kendi tarihlerine duygusal bakarken biz daha sağlıklı ve
acımasız bir bakışla eleştirebiliriz. Batılıların islam tarihi ve
şahsiyetlerine baktıklar gibi. (Tabiki bu bakış bizlere de çok şey
kazandırmaktadır. Öncelikle eleştirel bir disiplin ve hataları görmemizi
sağlamaktadır.)
3-
Batı Sosyal-Sınıfsal ve Etnik
Yapısı’nın anlaşılması: Bizde genellikle batı denildiğinde tek bir millet akla
gelmektedir. Halbuki batı kendi içerisinde çok parçalıdır. Bu parçalar
aralarında uzun yıllar savaşmışlardır. Batı toplumu arasındaki proplemler veye
etnik çatışmalar aslında islam dünyasındakinden daha derin ve köklüdür. Fakat
islam dünyasındaki bu sorunlar batılı ajanlarca sürekli gündeme getirildiğinden
hep güncel kalırken batıdaki bu sorunlar devletin güçlü olması, ekonomik
sorunların olmaması nedeniyle pek ortay çıkmamaktadır. Bir Bask, İskoç,
İrlanda, Korsika bunlardan sadece bazılarıdır.
4-
Batı Dini Yapısı ve Örgütünün
Araştırılması: Batı dediğimizde genelde herkes hristiyanlığı algılamakta, fakat
batının inandığı hristiyanlık nasıldır? Bizim düşündüğümüz bir hristiyanlık
mıdır? Zamanla nasıl bir değişim izledi? Devletle nasıl ilişki kurdu? Bugün
hangi durumdadır? Batının zihin dünyasını nasıl etkilemektedir? Bunların
sağlıklı incelenmesi gerekmektedir. Kapitalizmin arkasındaki hristiyan ve
Yahudi düşüncesi hangi boyuttadır. Bunları da araştırmak bizi sağlıklı
yorumlara ulaştırır.
5-
Kültür ve Folklor: Batı bu günkü
seviyesine birden ulaşmadı. Uzun mucadeleler sonucu ulaştı. Batının yöresel ve
bölgesel yapıları bir bütün değildir. Bu parçaların da bilinmesi sağlıklı bir
batı tanımına bizi ulaştırır.
6-
İlim – Düşünce Hayatı: Önemli
insanları, ilmi gelişmeleri ve ilim adamları incelendiği gibi, bunların
bilimsel disiplinleri ile bu seviyeye ulaşmalarının hangi aşamalarda olduğu da
araştırılmalıdır.
7-
Siyasi Tarih – Devlet ve Devlet
Adamları: Batı dünyasına yön veren devlet adamları, hayatları, idealleri ve
metotları da bilinmesi bize bir çok kazanımlar sağlamaktadır.
Görüldüğü gibi bildiğimizi
sandığımız batı, aslında bildiğimiz gibi değildir. Bundan dolayı, eğer
Abbasiler’in yaptığı gibi güçlü bir medeniyete karşı alternatifler sunmak
istiyorsak önce o medeniyeti tanımalı, içsellemeleri ve senteze ulaşmalıyız.
Yoksa kuru övgü ve taklitlerle bir yere varamayız. Şunu da unutmamalıyız ki
batı bilimi batı uygarlığının bir sonucudur. Bu uygarlığın hayat damarları
bilinmeden batı teknolojisi ve uygarlığına ulaşamayız. Bunu bilmememizi
sağlayacak olan tek sistem ise Oksidantalizm’dir. O halde bu düşünceyi
geliştirerek bir bilimsel disiplin haline getirelim.
İbrahim Halil Er
milli gazete
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder