25 Mayıs 2013 Cumartesi

Oksidantalizm


 


Yeni bir bilim dalı olmaya adaydır Oksidantalizm. Peki oksidantalizm nedir. Oksidantalizm latince batıcılık anlamına gelmektedir. Bir grup araştırmacı arkadaşlarla batının islam dünyasını sömürmek ve onları anlamak amacıyla geliştirdiği bir disiplin olan Oryantalizm’in karşısında nasıl bir tavır almamız gerektiğini tartışırken, oryantalizme karşı yine onların metotlarıyla mücadele edebileceğimiz fikrine kapıldık. Bunu da latince batıcılık anlamına gelen Oksidantalizm kavramıyla çözeceğiz fikrine kapıldık.

Oksidantalizm; batı tarihini, kültürünü ve yaşamını araştıran yeni bir bilimsel disiplin olarak geliştirilmeye ve üzerinde tartışılması gereken bir kavramdır.

Herşeyden önce müslümanların artık batıyı ve batılıları tanımalarına ihtiyaç vardır. Çünkü batıyı tanımadan onunla mücadele edilemediği gibi, onun uygarlığın arkasındaki temel mantık ve felsefede anlaşılmaz. Batı uygarlığının arkasındaki temel felsefenin anlaşılması üzerine ancak müslümanlar uygarlık alanında başarılı olabilir ve batının bir taklitçisi değil de özgün bir bakış ortaya koyabilirler.

Emevi ve özellikle Abbasiler, Helen ve Bizans uygarlığı karşısında ilk yaptıkları tepki onları tanımak olmuştur. Bu amaçla Abbasi Halifesi Me’mun Bağdat’da Beytul Hikme adlı bir tercüme ve kütüphane bürosu oluşturmuştur. Buranın görevi, diğer büyük ve gelişmiş uygarlıkları inceleme, eserlerini çevirme ve onlardan esinlenerek daha köklü çalışmalar yapmaktır. İşte günümüz islam dünyasında eksik olan budur. Biz sadece batıdaki kurum ve bilgileri alıyor, onun taklit ediyoruz. Onu kendi kültürümüzde yoğurup yeni bir sentezle ortaya çıkmıyoruz.

Batı uygarlığı, müslüman uygarlığı karşısında önce oryantalistler tarafından tanımaya çalıştı. Müslümanların arkasındaki günücün kaynağını, zaaflarını öğrendi ve sonra bunlardan kendisine bazı dersler çıkardı. İşte bize ve günümüz aydınlara düşen görev batı uygarlığının kuru bir taklidi değil onu öğrenip eleştirel bir gözle yorumlanmasıdır. Bunu yapacak tek kurum da Oksidantalizm’dir. Bunun için devletlerin böyle kurumlara destek vermesi gerekmektedir. Nasıl ki batıda Oryantalistlere devlet destek verdiyse islam dünyasında da Oksidantalizm’e destek vermeleri gerekmektedir.

Oksidantalizmi bekleyen görevler

1-      Batıyı tanıma: Maalesef biz batıyı tanımıyoruz. Filimler de ve romanlarla tanıdığımız batı sadece batının görünen yüzü ve tanımamızı istedikleri boyuttur. Bundan dolayı önce batıyı tanımalıyız. Atilla İlhan’ın söylediği gibi “Hangi Batı”. Yani herkesin kendi batısı farklı olmaktadır. Önce ön yargılardan arındırılmış, tamamen bilimsel bir batı tanımı ve tasviri yapılmalıdır. Bunun ilk yoluda aslında batıda uzun süre kalmış olan insanların izlenimlerini ve seyahatnamelerini yazmalarıyla sağlanabilir. Çünkü batı da islam dünyasını önce gezerek, gözlemleyerek dışardan bir bakış ve tasvirle tanımaya çalıştı.

2-      Batı Tarihinin Araştırılması ve Bilinmesi: Batıda kendi tarihlerini çok ciddi biçimde araştıran tarih çalışmaları yapılmaktadır. Fakat islam dünyasında batı tarihi ile ilgili pek ciddi bir eser çalışması yapılmamaktadır. Önce batının tarihi araştırılmalı bu konuda batıda yazılmış olan eserler Türkçe’ye kazandırılmalıdır. Sonra da bu tarihi eleştirel bir bakıştan geçirmeliyiz. Yani dışardan birileri olarak olaya bakmalıyız. Batılılar, kendi tarihlerine duygusal bakarken biz daha sağlıklı ve acımasız bir bakışla eleştirebiliriz. Batılıların islam tarihi ve şahsiyetlerine baktıklar gibi. (Tabiki bu bakış bizlere de çok şey kazandırmaktadır. Öncelikle eleştirel bir disiplin ve hataları görmemizi sağlamaktadır.)

3-      Batı Sosyal-Sınıfsal ve Etnik Yapısı’nın anlaşılması: Bizde genellikle batı denildiğinde tek bir millet akla gelmektedir. Halbuki batı kendi içerisinde çok parçalıdır. Bu parçalar aralarında uzun yıllar savaşmışlardır. Batı toplumu arasındaki proplemler veye etnik çatışmalar aslında islam dünyasındakinden daha derin ve köklüdür. Fakat islam dünyasındaki bu sorunlar batılı ajanlarca sürekli gündeme getirildiğinden hep güncel kalırken batıdaki bu sorunlar devletin güçlü olması, ekonomik sorunların olmaması nedeniyle pek ortay çıkmamaktadır. Bir Bask, İskoç, İrlanda, Korsika bunlardan sadece bazılarıdır.

4-      Batı Dini Yapısı ve Örgütünün Araştırılması: Batı dediğimizde genelde herkes hristiyanlığı algılamakta, fakat batının inandığı hristiyanlık nasıldır? Bizim düşündüğümüz bir hristiyanlık mıdır? Zamanla nasıl bir değişim izledi? Devletle nasıl ilişki kurdu? Bugün hangi durumdadır? Batının zihin dünyasını nasıl etkilemektedir? Bunların sağlıklı incelenmesi gerekmektedir. Kapitalizmin arkasındaki hristiyan ve Yahudi düşüncesi hangi boyuttadır. Bunları da araştırmak bizi sağlıklı yorumlara ulaştırır.

5-      Kültür ve Folklor: Batı bu günkü seviyesine birden ulaşmadı. Uzun mucadeleler sonucu ulaştı. Batının yöresel ve bölgesel yapıları bir bütün değildir. Bu parçaların da bilinmesi sağlıklı bir batı tanımına bizi ulaştırır.

6-      İlim – Düşünce Hayatı: Önemli insanları, ilmi gelişmeleri ve ilim adamları incelendiği gibi, bunların bilimsel disiplinleri ile bu seviyeye ulaşmalarının hangi aşamalarda olduğu da araştırılmalıdır.

7-      Siyasi Tarih – Devlet ve Devlet Adamları: Batı dünyasına yön veren devlet adamları, hayatları, idealleri ve metotları da bilinmesi bize bir çok kazanımlar sağlamaktadır.

 

Görüldüğü gibi bildiğimizi sandığımız batı, aslında bildiğimiz gibi değildir. Bundan dolayı, eğer Abbasiler’in yaptığı gibi güçlü bir medeniyete karşı alternatifler sunmak istiyorsak önce o medeniyeti tanımalı, içsellemeleri ve senteze ulaşmalıyız. Yoksa kuru övgü ve taklitlerle bir yere varamayız. Şunu da unutmamalıyız ki batı bilimi batı uygarlığının bir sonucudur. Bu uygarlığın hayat damarları bilinmeden batı teknolojisi ve uygarlığına ulaşamayız. Bunu bilmememizi sağlayacak olan tek sistem ise Oksidantalizm’dir. O halde bu düşünceyi geliştirerek bir bilimsel disiplin haline getirelim.

 

İbrahim Halil Er
milli gazete

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder